Page 13 - 148
P. 13
DİLİN MUHAFAZASI
Dil, bir milletin hafızası, kalbi, geçmişten gelece- mâlâyani, yani kişinin din ve dünya zaruretinde
ğe köprüdür. Türk milleti demek Türk dili demek- muhtaç olmadığı, söz ve fikir olarak ilgilendirme-
tir. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir.. yen lüzumsuz sözlerdir.
Yaşayan, yaşatan, yaşatılan ne varsa hep onun Dil, her zaman kontrol altında tutulması gereken
bir uzvumuzdur. Unutulmamalıdır ki, dilin açtığı
içinde. Acılarımız,se-
belalardan bir çoğu, kötü alışkanlıkların sonucudur.
Arada bir... vinçlerimiz, hayalle-
rimiz, değerlerimiz; Öyle ise dil alışkanlığının iyi olmasına özen göster-
mek gerekir.
bizi biz yapan ne varsa
Bu da büyüklerimizin bu konuda örnek davranış-
dilimizde var. Onlarla
larıyla sağlanır. Ağzından çirkin kelimeler akan bir
ağlayıp onlarla gülmü-
babanın çocuğuna vereceği en kötü alışkanlık, her
şüz.
halde onun da kendisi gibi küfürbaz olmasıdır.
Dil canlıdır. Doğar, yaşar
Takdir edersiniz ki, yaşadığımız çağda her toplu-
ve ölür. Aynı zaman-
luk, her millet kendi “ana dili”ne sahip çıkmak,
da sosyal bir varlıktır.
onu yaşatmak ve geliştirmek ister.Bu insan tabiatı-
Yaşantımıza hayata
nın gereği olduğu gibi, toplumun da aynı zamanda
Asım bakış açımıza dair bir görevidir.
ÇAVUŞOĞLU çok şeyler söyler dil.”-
Yalan dünya - ahde vefâ Ancak son yıllarda özellikle gençlerimizin, Yunan-
ca ödünçlemelerle ağdalı bir dil durumuna gelen
konuşma dilimiz ıslah edilmesi gerekli bir hale
yalan imiş “ diyor şarkılar.Bazı Lise ve Üniversite
gelmiştir. Yazı dili ile, konuşma dili arasında büyük
öğrencilerine gırgırından soruyorum: “Ahde vefâ
uçurum ortaya çıkmıştır.
(1)” sözü ne demek, hiç biri doğru cevap vere-
Dilimizin bu hale gelmesinde suç hep gençlerimiz-
medi. Yalnız içlerinden birinin “Adama bak , sanki
de mi? Eli kalem tutan orta yaşlılarımızın hiç mi
biz Arapça okuduk” diye mırıldanmağa başladığını
suçu yok? Yoksa onların görevi sadece eleştirmek
duyar gibi oldum..
mi?
Ama ne yazık ki bu vefalı azınlığın vefasız çocuk-
EvetlBu toplumdan çok beklentilerimiz vardır.
ları “vefa” yı bilmiyor.
Ancak biz bu toplumun bir üyesi olduğumuza göre
Eskiler, “Şeriatın kestiği parmak acımaz derlerdi”
beklentilerimizi önce kendimizin yerine getirmesi
Bu, devlete, kanuna güvenin bir göstergesi değil
gerekmez mi?
midir?
Şöyle kendimizi bir sorgulayalım:
Bugünse mahkemeler için şu söz kullanılıyor:
• Başkalarından iyilik bekliyorsak acaba ken-
“Seni mahkemeye verip sürüm sürüm süründür-
dimiz gerçekten iyilik yapan biri miyiz?
mek Deyimler, kelimeler bir milletin hayat göster-
• Katı kalplileri kınıyoruz. Peki bizim kalbimiz
gesidir.
çok mu yumuşak?
Dil, bir nimet, bazen de bir afettir.
• Toplumda adam kayırmayı hoş görmüyo-
Dil, kalbin, beynin, tefekkürün ve tüm azaların
ruz. Peki bir iş içinbiz aracı arıyor muyuz?
ifade aracıdır. Kezâ itaatin olduğu kadar, isyanın
• Memleketin gidişatını iyi görmüyorsak, iyi
da aracıdır.
yapmak için hangi gayreti gösteriyoruz?
Kişinin başını ağrıtan şeylerden birisi, dilindeki
Rodop Rüzgârı -11