Yunanistan’da ekonomik kriz aldı başını gidiyor. Halk perişan. Siyasilere tepki devam ediyor. Tepki o kadar büyük ki yarın kutlanacak olan Yunanistan’ın 25 Mart bayramında bile yaşanacak olaylardan korkuluyor. Üreticiler ekonomik krizin etkilerini azaltabilmek için çeşitli kampanyalar düzenliyor. Örneğin “Patates Hareketi” bunlardan biri. 28 leptaya patatesini satan üretici de memnun, ucuz ürün alan tüketici de. Kampanyaların diğer ürünlerde de başlaması an meselesi.
Eski yıllarda olsaydı, halk “şimdi umutlar seçim sonrasına kaldı” diyecekti. Ancak şimdi öyle bir durum yok. Halk artık eski siyasilere güvenmiyor. Seçimlerde klasik iki büyük partinin dışında küçük partilerin oylarını arttıracakları yorumları yapılmaktadır. Önümüzdeki ay yapılması düşünülen seçime katılma oranının çok düşük olacağı tahmin edilmektedir.
Halk artık eski siyasilere güvenmiyor, ancak bu durumdan bazı şahsiyetleri ayırmamız gerekir. Batı Trakya Türklerinin siyasetçileri de zaman içinde yanlış yapmış olabilirler. Ancak seçilen tüm milletvekillerimizin halkımızın kalkınması ve gelişmesi için mücadele etiklerini de burada belirtmemiz gerekir.
Örneğin PASOK partisi Rodop milletvekili Galip Galip. İki defa kesintisiz milletvekili seçilmiş ve Batı Trakya Türklerinin haklarını Yunan Parlamentosu’nda savunmaya çalışmıştır. Türklerin tütünle geçimlerini sağladığı bir ortamda siyaset de tabii ki tütüne dayalı olarak yapılmaktaydı o yıllarda. Ancak AB’nin tütüne verdiği primler kesilme noktasına gelince Galip Galip köyleri dolaşarak, “tütünü bırakın, fabrikalar kurun ve başka ürünlere geçin” demesi o zamanlar halkın büyük tepkisini çekmişti. Halkımıza o zaman hayal gibi gelen bu sözlerin haklılığı günümüzde ortaya çıkmaktadır.
Ancak haklı olan sadece Galip Galip değildi. Eski N.D. Rodop milletvekili İlhan Ahmet de haklıydı. Yine tütün primlerinin “üretimden bağımsız mı (Oliki) yoksa yarı bağımlı mı (Meriki aposindesi)” ödenmesi gerektiği tartışılıyordu. İlhan Ahmet o yıllarda tütün üretiminin devam edebilmesi için “Yarı bağımsız- Meriki Aposindesi” sisteminin kabul edilmesi gerektiğini; aksi durumda 2013 yılından sonra tütün primlerin tamamen biteceğini savunmuştu. O zamanın kooperatif yetkilileri ve onların yandaşları ne yazık ki “tam bağımsız” sistemi kabul etmişler ve Azınlık tütüncüsünün sonunu hazırlamışlardır. Nitekim İlhan Ahmet haklı çıktı. Eğer pamukta olduğu gibi “yarı bağımsız” sistem benimsenseydi şimdi tütün primleri devam edecekti. Ama maalesef artık tren kaçmıştır.
Halkımız çok kritik konularda kararlar verirken duygusallığı ve günlük çıkarları bir kenara bırakarak mantıklı ve geleceğe dönük olarak düşünmelidir. Önemli konularda her kesimin görüşü alınmalı ve ona göre karar verilmelidir, çünkü yapılan hatalar zaman içinde çok ağır ödenmektedir. Halkın değişik kesimleriyle istişare yapılmadan, görüş alınmadan hiçbir yere varılamaz. Bu çeşit hareketlerin sonu her zaman halkımızın aleyhine olmuş ve hüsranla sonuçlanmıştır.
Şimdi merak edilen ise milletvekilleri Ahmet Hacıosman ve Çetin Mandacı’nın hangi konularda haklı çıkacaklarıdır. Bunu da bize zaman gösterecektir.