“Ülkelerin azınlıklarına davranış şekli gelişmişlik düzeylerinin göstergesidir...”
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini hangi kriterler belirler? Pek çok parametresi olan bir konudur. Soyut değerlerin ölçümü her ne kadar kolay olmasa da belirleyici olan bazı noktalar vardır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) insani gelişimi ölçebilmek için “İnsani Gelişme Endeksi” kullanmaktadır. Bu endeks oldukça kapsayıcı ve bütüncül yaklaşımla referans alınabilecek düzeyde bir veri sağlamaktadır. Ülkeler için yaşam süresinden, okur-yazarlık oranına, eğitim ve yaşam düzeyinden, ekonomik düzey ve yaşam kalitesine kadar çeşitli alanlarda fikir verir. Çocuk hakları önemli bir ölçüttür.
Bir ülkenin gelişmiş, ya da gelişmemiş olduğunu; yaşam standartları, kişi başına düşen gelir, devletin bireylere verdiği önemden anlamak mümkündür...
Yunanistan’da kişi başına düşen gelir yaklaşık 18.000 Euro civarındadır. Bu rakam Batı Trakya Türk Azınlığı ile yan yana getirilebilir mi? Hadi 18.000 Euro değil, 8.000 Euro olsaydı kişi başına düşen gelir, ya da biraz daha adil bir dağılım olsaydı, 150.000 Batı Trakya Türk insanının yüzde doksanı bugün kendi memleketinde yaşıyor olurdu. Sezonluk işçi olarak, bile bile kanser olmak için tersanelere, neredeyse tamamı suni üretim olan Hollanda’nın sebze bahçelerine akın etmezlerdi. İşçi göçünün, sezonluk işçi hareketinin yarattığı toplumsal sorunlar konunun bir başka boyutu.
Türk Azınlık insanının yaşam standardı denince ilk akla ne gelir? Her halde “çok şükür, nefes alıyoruz” boyutunun çok da üzerinde değildir. Bugün, ailede bulunan emeklilere verilen cüzi miktardaki maaşla hangi standardı tutturabilirse azınlık insanı, o derecede yaşıyor demektir. Her hangi bir köyden, her hangi bir vatandaşa verilen 325-550 Euro arasında değişen tarım emeklilerinin maaşı üzerinden standart değerlendirilirse, ortaya çıkan tablo “ölmüşüz, haberimiz yok” tablosudur. Vergi, temel ihtiyaçlar ve faturalara yetemeyen bir maaş ve yaşaması gereken bir aile! İster istemez “ekonomi filozofu!” oluveriyor insan.
İnsani Gelişme Endeksi, uzun ve sağlıklı yaşamı ölçüyor ülkelerde. 325 Euro, ortaya çıkan ekonomik tabloda kişinin tükettiği, azınlığın tabiriyle “pembe hap” masrafını karşılamaya bile yetmez. Bu koşullarda insanlar ne kadar uzun yaşayabilir? Bunun cevabı, son dönemde artan intihar vakalarındadır. Endeksin ölçtüğü bir başka konu okur-yazarlık oranıdır. Bu konuda azınlık, neyse ki yüzde doksanbeşlere varan derecede okur-yazar bir toplum. Okur-yazar da, ne okur, ne yazar acaba? Bu da ayrı bir muamma. Kişinin yılda tükettiği kitap adedi kaç? Kitap tüketiminin eğitim seviyesiyle de ilgisi yok, üniversite mezunları kaç kitap tüketiyor? Üretim ve tüketim karşılaştırıldığında vahim durum ortada. Kitap uzun, okumak zaman ister denirse, gazete ve dergi tüketimi değerlendirilebilir. Nedir azınlık basınının tirajı? Endeksin ölçtüğü bir başka alan, “EĞİTİM” ve yaşam düzeyi... Batı Trakya Türk Azınlığının eğitimini UNDP ölçekleri değil, dünyanın her halde hiç bir ölçeği sağlıklı olarak ölçemez. Görünen ve yansıtılanla sair gerçekler birbirinden gece ve gündüz gibi farklıdır. En son örneği “çift-dilli” pilot anaokulu uygulamasıdır. Anaokulu zorunlu eğitime dahil edildikten sonra Türk Azınlığa defalarca sözler verildi. Her gelen iktidar, verilen sözlerin üzerine bir sünger çekerek yenilerini verdi. Nihayetinde tam olarak arzu edilen olmamakla birlikte üç okul Rodop ilinde, üç okul İskeçe’de olmak üzere altı okulda pilot uygulamaya gidildi. Türkçe anadil öğretmeni “tercüman” sıfatıyla görevlendirilecek. Bu kez devreye başka bir mekanizma! girdi. Uygulama süresiz durduruldu. Olayın satır aralarındaki özeti: YUNANİSTAN DEVLETİ TÜRK AZINLIĞA TÜRKÇE ANADİLİNDE ANAOKULU EĞİTİMİ VERMEK İSTEMİYOR. İşte tam da bu durum Yunanistan’ın gelişmişlik düzeyini gözler önüne seriyor. Kendi vatandaşını en temel eğitimden mahrum bırakmak isteyen bir zihniyet, bir ülke ne kadar gelişmiş olabilir ki? Yunanistan’ın düzeyi ancak “az-gelişmişliğin eşiği” olabilir.