TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 331
TRAKYA’DA VE BATI TRAKYA’DA
SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
SEYYID ALI SULTAN’S BEKTASHI FOLLOWERS AND THEIR MUSIC
IN THRACE AND WESTERN THRACE
Doç. Dr. Hüseyin YALTIRIK1
ÖZET
Trakya ve Batı Trakya’da Seyit Ali Sultan Süreği Bektaşiler gelenekleri içinde Trakya ve Batı
Trakya’da yaşamaktadırlar. Trakya’da Edirne ve Uzunköprü hattında yoğun olarak yerleşik
hayat süren bu Türkmenler Oğuz boylarının Trakya’daki hatıraları olup geleneksel ritüelleri
içinde erkânlarını sürdürmekte ve cemlerinde nefes söyleyip semah dönmektedirler.
Trakya’da Mustafa Çetin Dede’ye bağlı olan bu topluluklar gayet ağır başlı, medenî ve hısım
akrabaya önem veren, misafirperver, hoşgörülü, kültürüne sahip çıkan, engin gönüllü ve derin
düşünceli kimselerdir. Batı Trakya’daki Seyit Ali Sultan yatırı tarihî bir mekân olup orijinal
yapısıyla Gümülcine sırtlarındaki tarihî Seçek Yaylasının kâbesi gibidir. Burada yaşayan
Bektaşi topluluklar da farklı köylerde olmakla beraber hısım ve akraba olarak yaşamaya
devam eden ve Türkçe yazan, Türkçe konuşan, Türkçe ibadet eden ve cemlerinde dut yapımı
sazları kutsal bilip hürmetle çalarak Türkçe nefesler söyleyen kimselerdir. Bu yazıda bu
toplululukların geleneksel yaşamları bağlamında müzik unsurları örneklerle incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Trakya, Batı Trakya, Alevi-Bektaşi, Müzik, Nefes.
ABSTRACT
Seyit Ali Sultan’s followes are living in Thrace and Western Thrace. Those who live in Thrace
are settled around Edirne and Uzunköprü environments. Those who live in Western Thrace
are settled around Gümülcine (Komotini) especially in the willages around The Seçek
Plateu. They continue to worship together in Bektashî order and during their worship they
use music. They play Bağlama and sing either individually or together a kind of hymn called
as “Nefes”. Generally they call their secret meetings (rituals) as “Ayn-i Cem / Ayin-i Cem”
or shortly “muhabbet”. Vahit Lütfi Salcı published some musical notes and writings about
their music from Thracian Bektashî followers in 1940. He was the first person who wrote
about Bektashi music of Thrace. Later on Muzaffer Sarısözen, Hâlil Bedii Yönetken and Rıza
Yetişen recorded some Bektashi Nefeses from Vahit Lütfi Salcı 1n 1945. Some nefeses from
Ali Tanburacı took place in the book Turkish Folk Dances published by Cemil Demirsipahi.
Finally the nefeses from Thrace took place in the book Trakya Bölgesinin Tasavvufi Hâlk
Müziği (Tasavvuf Folk Music of Thrace Region) were published by The Ministry of Culture
in 2002. Music traditions of the followers of Seyit Ali Sultan were not reserached enough and
1 TRT İzmir Radyosu THM Ses Sanatçısı, E.Ü. DTMK Dysal Tasarım Programı Öğretim Görevlisi.
HÜSEYİN YALTIRIK
332 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
published yet in Turkey. This work is a highlight of the music traditions of Seyit Ali Sultan’s
followers both in Thracia and in Western Thracia.
Key Words: Thrace, Western Thrace, Alevi-Bektashi, Music, Nefes (Hymn).
Sunuş
Trakya’da ve Batı Trakya’da Tasavvufi Hâlk Müziği ve Edebiyatı kendi geleneği içinde
günümüzde de devam etmektedir. Bu yöremizde ‘nefes’ adı verilen hâlk şiirleri, müziğiyle
beraber Bektaşi-Alevi zümrelerin muhabbet toplantılarında ve Ayin-i Cem adı verilen
ibadetlerinde çalınıp söylenmektedir. Trakya’nın tasavvufi hâlk müziği ve edebiyatı hakkında
ilk araştırmalar ve yayınlar, Vahit Lütfi Salcı tarafından 1940’lı yıllarda yapılmıştır. Ayrıca
1947 yılında Muzaffer Sarısözen, Hâlil Bedii Yönetken ve tekniker Rıza Yetişen’den oluşan
araştırma grubu Kırklareli’ne giderek mahâllî müzisyenlerden hâlk ezgileri ve türkülerin
yanısıra Vahit Lütfi Salcı’nın sesinden bazı nefesleri kaydetmişlerdir. İyi bir folklor
araştırmacısı olan Salcı’nın yazdığı notaların ilmî seviyesi tartışılabilse de bu konuda ortaya
koyduğu çalışmalar özellikle Balım Sultan Geleneğindeki Bektaşilerin müziğini yansıtması
açısından çok önemlidir. Salcı’nın kaydettikleri dışında Cemil Demirsipahi’nin Türk Hâlk
Oyunları adlı kitabında Kırklareli’li Âşık Ali Tanburacı’dan bazı nefesler de yer almaktadır.
Aslen Alevi- Bektaşi bir kimlik olmamakla beraber Ali Tanburacı yöresinin hâlk türkülerini
çalıp söyleyen bir tanbura ustası ve hâlk sanatçısı olarak nefeslere de ilgi duymuştur. Bektaşi
bir kimlik olan Vahit Lütfi Salcı ile dostluğu olmuş ve bu sayede bazı Bektaşi nefesleri de
öğrenip çeşitli ortamlarda söylemiştir.2 Yalnız bu söylediği nefesler genellikle Balım Sultan
Erkânını süren Bektaşilerce söylenen nefeslerdir. Trakya’da Seyit Ali Sultan Sultan süreği
Bektaşiler daha çok Edirne-Uzunköprü hattında bulunmaktadırlar.
Bektaşi nefeslerinde konu genel olarak Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Oniki İmam,
Ehl-i beyt ve Hacı Bektaş Veli sevgisi ile Hz. Hüseyin’in şehadetini anlatan mersiyeler, yol
büyüklerine övgü; tasavvuf, yol ve erkânla ilgili uygulamalar; tabiat ve nevrûzdur. Nefesler,
usullerine (tartımlarına) göre ‘kırıkhava, uzunhava ve karma hava’ (hem uzun hava hem de
kırık hava içerenler) olmak üzere üç gurupta toplanmaktadır. Bu tasnif Türk Hâlk Müziği’nin
genel tasnifine de uygun düşmektedir. Dizi yönünden de nefesler Türk Hâlk Müziği’nin dizi
anlayışına tam bir uyum göstermektedirler. Nefeslerde Hüseynî ve Uşşak dizileri ilk sırada
yer almaktadır. Ezgiler sade, fakat coşkuludur. Nefesler, eşliksiz ya da bağlama eşliğinde icra
edilmektedir.
Trakya’da ve Batı Trakya’da daha ziyade ilçe, kasaba ve köylerde yaptığımız alan araştırması
sonucunda derleyip ortaya koydugumuz ürünler bir Türk tasavvuf yolu olan Bektaşiliğin
Trakya’daki ve Batı Trakya’daki karakterinin tespiti açısından önem taşımaktadır.
2 Bir defasında Ali Tanburacı’nın İstanbul’da Nezen Tevfik ile sohbeti olur ve ona Bektaşi nefesleri çalıp okur. Bkz.
Âşık Ali Tanburacı ve Kırklareli Hâlk Müziği, Meta Basım, İzmir, 2003.
TRAKYA’DA VE BATI TRAKYA’DA SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 333
Geleneksel bir müzik türü olan tasavvufi hâlk müziği ürünlerinin başında yer alan nefesler,
genellikle bir oktavlık ses genişliği içinde basit melodilerden oluşabilmektedir. Trakya’dan
ve Batı Trakya’dan tespit ettiğimiz örneklerde de olduğu gibi bazen bir oktavı aşan; dizi ve
tartım yönünden çeşitlilik, zenginlik gösteren örneklere de rastlanılmaktadır. Ayin-i Cem
erkânlarında insan sesi ve sözü daima ön plândadır. Kopuzun Anadolu’daki ve Rumeli’deki
devamı olan bağlama meydanlarda yer almıştır. Yalnız burada şu çok önemlidir: Balım Sultan
Erkânı süren Bektaşilerde “İnsan Sesi” ön plandadır “Bağlama” meydanda bulunursa hürmet
edilir ve mutlaka Baba postuna yakın bir yere oturtulur. Seyit Ali Sultan Geleneğinde ise
“Bağlama” olmadan erkân açılmaz. Hem de bu topluluklardâ “zakirler” cemde belli bir yerde
(postta) olup birlikte çalıp söylerler. Bu hâliyle Elmalı’daki Abdal Musa Sultan Cemlerindeki
meydana oturuş kalıbıyla bir benzerlik içindedirler. Ne var ki Abdal Musa Sultan süreğimdeki
çalıp söyleyenlere “Güvende” adı verilir ve Güvendeler de ayrıca kendi postuda otururlar. 12
Hizmet postundan biri sayılan bu posta çok önem verilmektedir.
Trakya’da Seyyid Ali Sultan kolu Bektaşilerinin bağlama çalıp nefes söyleyen zakirleri Abdal
Musa Sultan süreği güvendeleri gibi en az iki kişiden oluşan bir toplulukan oluşmaktadır.
Anadolu’da yaygınlaşma eğilimi gösteren kısa saplı bağlama tipi yerine, Trakya Bektaşi
meydanlarında Rumeli’li Tanburacı Osman Pehlivan ve Kırklarelili Tanburacı Âşık Ali’nin
çaldıkları tanburalara benzer yapıdaki uzun saplı bağlamalar tercihen kullanılmaktadır. Hâlen
Kırklareli’ne bağlı Terzidere’li Âşık Hasan Usluâşık’ın, Kırklarelili Bektaşi dervişi Hasan
Hüseyin Arslan’ın, Edirne’ye bağlı Musulca Köyü’nde meskûn Bektaşi zâkirlerinden Mustafa
Çetin, İlhan Demiralay, Mustafa Koç, Hasan Kaçar ve daha bir çoğunun kullandıkları
bağlamalar, Türk Hâlk Müziği’nde kullanılan geleneksel uzun saplı bağlamalardır.
Türk Hâlk Müziği’nde ‘türkü’ ne kadar yaygın bir tür ise Tasavvufi Hâlk Müziği’nde ‘nefes’ de
o kadar yaygındır. Hâlk şiiri olarak türkülerin yapısı ile nefeslerin yapısı arasında büyük bir
benzerlik mevcuttur. Hemen hemen bütün türkülerde söz ve müzik unsuru anonimdir. Buna
karşılık nefes olarak bilinen şiirlerinin yaratıcıları belli olup en son dörtlükte (şah beyitinde)
mahlasının veya isminin geçmesi, en belirgin farklılık olarak göze çarpar.
Nefeslerin ve türkülerin müziği anonim olup yaratıcıları bilinmemektedir. Ayrıca bazı
eserler Türk Sanat Müziği (TSM) ile Türk Hâlk Müziği (THM) arasında bir köprü vazifesi
görmektedirler. Tıpkı klâsik Rumeli türkülerinin TSM örneklerine yakınlığı gibi. Şunu
da belirtmeliyiz ki Tasavvuf Müziği içinde özellikle Tasavvufi Sanat Müziği çevrelerince
bestelenmiş nefes örnekleri de mevcuttur.
Bir tasavvuf okulu olan Bektaşilik içinde yaşayan bu şiirler zamanla Anadolu’dan Balkanlara
doğru giderken coğrafi konumu itibarıyla Trakya Bölgesi Balkanlara açılan bir köprü görevi
üstlenmiştir. Trakya’da belli ezgilerle icra edilen bu şiirlerin müziği de “Tasavvufi Hâlk
Müziği”3nin ‘Trakya stili’ni oluşturmuştur. Batı Trakyada yaşayan Seyit Ali Sultan süreği
3 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Hüseyin Yaltırık, Tasavvufi Hâlk Müziği (İlahiler-Nefesler-Tatyanlar-DeyişlerHÜSEYİN
YALTIRIK
334 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
Bektaşilerin Trakya Bektaşiliği ile benzerlikleri olduğu kadar farklı yönleri vardır ve bu fark
Seçek Yaylası eteğinde Rodop Dağlarına karşı köylerde yerleşik hayat süren Bektaşilerin yerel
karakterini ortaya koyan bir farktır. Ağız yapısı, kullanılan bağlamaların geçmişten günümüze
değişimi ve meydanlardaki çalınış tarzı, erkânların baştan sona uygulaması, nefesler ve semahlar
tamamen yerel karakterde olup Trakya ve Anadolu’dan tamamen farklı orijinal bir yapıdadır.
Trakya’dan ve Batı Trakya’da yaşayan Seyit Ali Sultan süreği Bektaşilerinden bazı nefesler:
Methiyeler (Övgü, Övünme Nefesleri)nden bir örnek
Methiye (övgü, övünme) başta Hz. Muhammed’i ve Hz. Ali’yi, 12 imamları, Hacı Bektaş
Velî’yi ve ardalarını öven, metheden nefeslerdir. Bu tür nefeslerin bazıları tasavvufu, tasavvuf
ehlini, Bektaşiliği ve Bektaşi büyüklerini övmektedir. Trakya Bölgesi nefeslerinin bazıları bu
türdendir. Trakya ve Batı Trakya’da Seyit Ali Sultan süreği Bektaşileri arasında en çok sevilen
nefeslerden bu tür bir örneği buraya alıyorum:
YİNE İMAM NESLİ ZUHURA GELDİ
YİNE İMAM NESLİ ZUHURA GELDİ
BİRİ ELMALI’DA , BURSA’DA KALDI
EN KÜÇÜK KARDEŞİ URUM’U ALDI
GEL SANA METHEDEYİM Kızıldeli’Yİ
DİLLERDE SÖYLENEN SEYYİT ALİ’Yİ
HÜÜ ALLAH HÜÜ
Semahlar), TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003.
TRAKYA’DA VE BATI TRAKYA’DA SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 335
Ağlaş (Yas) Nefesleri /Ölü Nefeslerinden bir örnek
Ağlaşlar (Yas nefesleri/Ölü Nefesleri), Hakk’a yürüyen bir can için yapılan ‘Lokma erkânı’nda
veya o canın sene-i devriyesinde söylenir. Ayrıca, sonu ölümle biten deprem, sel felâketi,
kaza vb. olaylarda hayatını kaybeden Bektaşiler için geride kalan akraba, eş dost ve muhibler
tarafından yapılan özel toplantılarda (Yas muhabbeti) ve ‘Dârdan indirme’ erkânlarında
ağıt olarak söylenen nefesler de vardır ve uzun hava, kırık hava veya karma hava olarak icra
edilebilirler. Usulü ne olursa olsun bu nefeslerde asla semah dönülmez. Bunlar adı üzerinde
ağlamaklı, yas konulu nefeslerdir. Trakya’da çeşitli yas nefesleri mevcuttur. Aşağıdaki örnek
Edirne’nin Musulca Köyünde yaşayan Seyit Ali Sultan süreği Bektaşilerinden kaydedilmiştir:
NE KAÇARSIN ÖLÜMDEN BULURLAR SENİ
NE KAÇARSIN ÖLÜMDEN BULURLAR SENİ
ZEBANİLER GİBİ SOYARLAR SENİ
BİR KURU TAHTADA YUĞARLAR SENİ
HOŞÇA YUĞUN KARDAŞLAR TENİM NAZİKTİR
SU DÖKÜCÜ KARDAŞLAR HâlİM YAZIKTIR
HÜSEYİN YALTIRIK
336 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
TRAKYA’DA VE BATI TRAKYA’DA SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 337
Trakya ve Batı Trakya Bektaşileri ulu önderimiz Büyük Atatürk’e ve O’nun ideallerine
yürekten bağlıdırlar. Türk Milleti’nin yücelmesi ve çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne
yükselmesi için ne büyük fedakârlık gösterdiğinin bilincindedirler. Nasıl ki Anadolu
insanı, Büyük Atatürk’ü dilinde, sazının telinde yüceltmiş övgüler, deyişler söyleyip ağıtlar
yakmışsa, Trakya ve Batı Trakya insanı da bu coşkuya katılmış ve Büyük Atatürk ile ilgili
nefeslerle onu muhabbetlerinde yâd etmişlerdir. Meydanlarında Büyük Atatürkün resmini
Hacı Bektaş Velî’nin resmiyle yan yana asmışlardır. Trakya’dan kaydettiğimiz nefes bu
olguya örnek teşkil eder:
ELESTİ BEZMİNDE DEMİŞİZ BELÎ
ELESTİ BEZMİNDE DEMİŞİZ BELÎ
EMRİ FERMAN ETTİ OL ZATI CELİ(L)
EFKÂRIMIZ OLSUN GÜNDÜZ GECELİ
AMAN YÂ MUHAMMED MEDED YÂ ALİ
RUHUN ŞÂD OLSUN ATATÜRK HİZMETİN BAKİ
HÜSEYİN YALTIRIK
338 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
Anadolu’da ‘hoyrat, maya, bozlak, barak’ ve benzeri uzun hava örneklerinde yörelerin
kendine has tavır, üslup ve söyleyiş özellikleriyle ezgilerin belirgin bir inici-çıkıcı seyri vardır.
Sözgelimi Türkmenlerin barak ve hoyratlarındaki seyir genellikle inici4 iken, Trakya ve
Rumeli’den derlenen kimi uzun havalar çıkıcı5, kimileri ise inici6 özelliktedirler. Trakya’daki
uzun hava tipli nefeslerin genelinde inici özellik görülmektedir. Özellikle gazel ve koşma
gazel tipleri bu yapıdadır. Batı Trakya’da Seyit Ali Sultan süreği Bektaşilerin söylediği uzun
hava tipli nefeslerde de aynı özellik görülmektedir.
THM’nin ana dizisi olarak kabul edilen ‘Hüseynî’ dizisi, Anadolu’nun hemen her bölgesinde
hâlk müziği türlerimizin melodik örgülerini oluşturmaktadır. Trakya-Batı Trakya sahasında
gerçekleştirdiğimiz Tasavvufi Hâlk Müziği derlemelerimizde de benzer bir sonuç ortaya
konmakta, nefeslerin büyük bir kısmı Hüseyni ve Uşşak dizilerinden oluşmaktadır.
Türk Hâlk Müziği ürünlerinde tartım bakımından en sık rastlananı (4/4)’lük tartımdır. Ritmik
yapının hâlk dilinde en kolay anlatım şekli olarak da ifade edilebilecek bu tartım, Trakya’nın
tasavvufi hâlk müziği örneklerinde de birinci sırada yerini almıştır. Yine bu bölgeye özgü tartım
anlayışı olarak beliren (7/8)’lik tartım da kullanılma sıklığı bakımından ikinci sıradadır. Üçüncü
sırada belirtilen birden fazla tartımın ayni nefeste yer aldığı örnekler ise bu bölgenin hâlk
ezgilerindeki dinamizmin bir göstergesi durumundadır. Dördüncü sırada yer alan (5/8) lik tartım
da Türk topluluklarının karakteristik Türk Aksağı olup THM’de Köroğlu çeşitlemelerinde de
yer alan yaygın tartım biçimlerindendir. 8/8 lik tartım hem Balım Sultan hem de Seyit Ali Sultan
4 Mustafa Özgül - S. Turhan - K. Dökmetaş, Notalarıyla Uzun Havalarımız, Ankara 1996, s. 267.
5 TRT THM Repertuvar Kitabı, Uzun havalar : “Ali Yazıcı”, repertuvar no: 331.
6 TRT THM Uzun havalar : “Küver, küver bre Alay Bey”, repertuvar no: 565
TRAKYA’DA VE BATI TRAKYA’DA SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 339
süreğindeki nefeslerde yer almaktadır. 9/8 lik tartım ise Tüm Trakya ve Batı Trakya ile Rumeli’nin
diğer yerlerinde çok yaygındır. Ayrıca bir başka önemli tespit de türkülerin aksine sabit bir nefesin
sabit bir ezgisi olmayışıdır. Nefesler genellikle en yaygın ezgileriyle söylenmelerine rağmen,
dikkatle bakıldığında aynı ezgiyle birbirinden farklı şiirler (nefesler) söylenmekte olduğu görülür.
Bu durum özellikle ‘sema nefesleri’ için söz konusudur. Bektaşi canları zincirleme biçiminde hiç
ara vermeden daha ziyade ikişerli olarak semaha kalkarlar. Bu semahlara sadece bir sema nefesi
yetmediğinden başlanmış olan ezgiye devam edilir. Rastgele seçilen fakat hece sayısı tutan şiirler
bu ezgiye döşenerek bazen saatlerce semah dönülür.
Semahlar daha ziyade ikişerli dönülür. Balım Sultan erkânına bağlı Bektaşiler’de ikili semahlardan
sonra muhabbetin sonlarına doğru ‘dörtlü’ yani dört kişiyle ‘çapraz’ biçiminde ‘Dört Köşe
Semahı’ dönülür. Buna bağlı olarak katılanların tümünün iştirak ettikleri ‘Kırklar Semahı’
dönülmektedir. Kırklar semahı, ard arda sağ ayak önde, sol ayağın onu takip ettiği bir yürüyüş
temposuyla daire biçiminde (odanın şekline uygun biçimde) dönülür. Muhabbeti yöneten baba
veya orada bulunan babalar semah için kalktığında, bütün canlar hep birlikte ayağa kalkarlar.
Babaların semahı bitinceye kadar ayakta durulur ve semah nefesi birlikte söylenir.
Semah esnasında ‘şah beyiti’nde şairin ismi geçerken semah edenler dururlar ve ‘peymançe’
pozisyonunda ayaklar mühürlenip, babaya dönük vaziyette beklerler. İsim zikredildikten sonra
tekrar kalındığı yerden salınarak semah dönülür. Babaî ve Seyit Ali Sultan kolu Bektaşiler’de
ise kollar salınmaz; göğüste toplanır ve semaha devam edilir. Semahların başında ve bitişinde
semaha kalkanlar hem mürşite hem de birbirlerine ‘niyaz’ ederler.
Trakya Bölgesi Nefeslerinde Ağız
Trakya Bölgesi nefeslerinin hemen hemen tamamının konuşma dili esas alınarak yazıldığı
ve söylendiği görülmektedir. En çok ‘H’ sesi dikkat çekmektedir. Bazen gereksiz yere H
eklenirken olması gereken yerde kullanılmadığı da olmaktadır. Aynı şekilde ‘Ç’ sesi de bazen
‘Ş’ sesine dönüştürülmektedir. ‘V’ sesi yutulup ‘Vurmak – Urmak’ şeklinde söylenmektedir.
Baatı Trakya Bektaşilerinde “O” sesi “U” ya dönüşür ve “sofra” kelimesi “sufra” biçiminde
yazılır ve okunur. Bektaşiler arasında ‘ben’ kelimesini kullanmak pek uygun görülmediğinden
onun yerine ‘men’ kullanılır. Gerek günlük hayatlarında gerekse şiir ve nefeslerde daima ya
“Ben fakiyr...” ya da “men...” diye hitab edilir. Bunun sebebi bencilliğin, ‘ben’ duygusunun insan
ruhuna sıkıntı ve gerilik vereceğine olan inançtır. Bunu pekiştirmek amacıyla meydanlarda
meşhur ‘Kırklar Meclisi’ efsanesini anlatılır. Bu efsaneye göre; Hz. Muhammed, Hz. Ali ve
kızı Hz. Fatıma’nın evine uğrar. İçeriden acayip sesler geldiğini duyar ve kapıyı çalar. “Kimsin
?” sorusuna “ben...” ile başlayan bir cevap verdi diye kapı açılmaz. Bu olayı anlatan ilginç bir
“Mirac Efsanesi” vardır.7 Bu nedenle irşadlarında “ben”i atıp “biz”e varmanın yolunu aralayan
Bektaşilik’te ve diğer tasavvuf okullarında benliğin ‘Şeytan’a ait bir unsur olduğu ve kemalâtın
da ancak benlikten geçerek olacağına dair köklü bir inanç mevcuttur.
Nefeslerin şah beyitlerindeki ikinci tekrarlarda daima ‘Şah’ kelimesini kullanılmaktadır.
Örnek olarak:
1. “ Pîr Sultan’ım (h)ayder......” diye başlayan şah beyit, ikinci tekrarda:
2. “ Şah Sultan’ım (h)ayder....”ya da “Şah efendim (h)ayder ....” şeklinde söylenmektedir.
7 Doç. Dr. Bedri Noyan, Bektaşilik Alevilik Nedir, Ankara, 1987, s.58.
HÜSEYİN YALTIRIK
340 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
BATI TRAKYA’DA SEYİT ALİ SULTAN SÜREĞİ BEKTAŞİLERİNİN YAŞADIĞI
SEÇEK YÖRESİ VE TARİHÎ PEHLİVAN GÜREŞLERİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Seçek Yaylası; Yunanistan sınırları içinde Gümülcine yakınlarında Batı Trakya olarak
adlandırılan ve çevresinde Lozan Anlaşması ile Yunanistan’da azınlık statüsüyle yaşama hakkı
olan Müslüman varlığın yaşadığı Evros vilayetine bağlı bir yöredir. Geçmişte 33 Müslüman
Türk köyünün yer aldığı bu yörede ekonomik ve sosyal sebeplerden kaynaklanan göçlerden
dolayı günümüzde 15 Müslüman Türk köyü yer almaktadır.
Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği tarafından düzenlenen Seçek Yağlı Güreşleri ve Kültürel
Etkinlikleri her yıl Ağustos ayının ilk Cuma, Cumartesi ve pazar günlerine rastlayan tarihlerde
Seçek Yaylası’nda gerçekleştirilmektedir. Yayla şenlikleri, seçilmiş yayla ağasının evinde
Davul ve zurnaların Nevbet Havaları, Osman Paşa, Çanakkale Türküsü ve Çıkayım Gideyim
Urum Eline gibi eserleri çalmasıyla başlar.
Daha sonra yine Yayla Ağasının evinde köylülerin de katıldığı bir ortamda Seyit Ali Sultan
geleneğine uygun dua ve gülbanklarla ağa evden çıkarılır ve millî Güreş Ağası kostümü
içinde süslenmiş bir ata bindirilerek köylülerin de katılımıyla görkemli bir alay eşliğinde
davulzurnalarla Seçek Yaylasına çıkılır. Yaylada at üzerinde hâlkı selamlayan güreş ağası özel
bir yere oturtulur ve geleneksel güreşler protokol konuşmaların ardından yerli yabancı müzik
ve hâlk oyunları topluluklarının gösterileriyle şenlik içinde başlar.
TRAKYA’DA VE BATI TRAKYA’DA SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 341
Bu şenliklerin ardından tutulan yağlı güreşler 2 gün sürer ve Perşembeyi Cuma gününe
bağlayan gece Seyit Ali Sultan Derğâhı’nda Yayla Ağasının “Yayla Bayramı” erkânı yapılır.
Bu erkânda yapılan müzik günümüze kadar tüm mahremiyetiyle gelmiş ve hiçbir yerde
yayınlanmamıştır. Birçok batılı üniversitenin ulaşmak istediği bu özel Ayin-i Cem erkânı ve
müzik gelenekleri Türk kaynaklarda da yer almamıştır.
İlk defa varlığı ortaya konarak
örnekleri CD de yer alacak
bu çalışma tamamen orijinal
olup kültürel anlamda pek
tanınmayan “Seyit Ali Sultan
Süreği” topluluğun müzik
kültürü aracılığıyla kültürel
ve etnik kimliğinin akademik
çevrelerce de tanınmasına vesile
olacaktır. Bu yönüyle bu çalışma
komşumuz Yunanistan’da Seçek
Yaylası’nda yaşayan insanların
Lozan Anlaşmasında sadece
Müslüman unsurlar olarak
adlandırılan yöre insanının etnik
kimliklerinin çözümlenmesinde
dil, edebiyat ve müzik yönünden
ışık tutabilecektir.
Gece yapılan ‘Yayla Bayramı’ isimli ‘Ayin-i Cem’den önce Seyit Ali Sultan yatırının olduğu
makam ışıklandırılır ve ziyarete açılır.
Seyit Ali Sultan’ın Türbesinde yatırı.
HÜSEYİN YALTIRIK
342 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
Gece türbenin yanında bulunan’Meydan Evi’nde meydan açılır, çerağlar uyandırılır ve görevli
baba yönetiminde erkânı usulünce cem olunur. Bu esnada kalıplaşmış bu erkân içinde müzik
uygulanır, erkân ve muhabbet nefesleri söylenir.
Daha sonra yemek ve muhabbet için yandaki küçük meydana geçilir ve kurban etlerinden
yapılan aşlar yenir içilir.
Seçek Yaylası’nda Seyit Ali Sultan süreğinin gelenekleri ve erkânları Anadolu’daki Hacı Bektaş
Velî geleneğinin ve erkânının Rumeli’ye taşınmasını resmetmektedir. Tarih kayıtları ve
velâyetnameler de bunu açıkça ortaya koymaktadır. Anadolu Aleviliğinden çok farklı, mahâllî
ve tarihî derinlikleri olan bu kültürel ocak 650 yıllık bir geçmişe sahiptir. Meydanlarında
Kur’an-ı Kerim’in makamla okunduğu ve huşu işinde dinlendiği bu topluluk Şeriat-TarikatTRAKYA’DA
VE BATI TRAKYA’DA SEYYİD ALİ SULTAN BEKTAŞİLERİ VE MÜZİĞİ
TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53 343
Marifet ve Hakikat kapılarını da sembolik olarak resmeder niteliktedir. ‘Okunan’ manasındaki
‘Kur’an’ olarak isimlendirdikleri ‘Nefes Defteri’ içindeki nefesler daha çok Pîr Sultan Abdal ve
diğer bazı Hak âşıklarına aittir. Müzik ise geleneksel olup yörenin tavır ve üslup özelliklerini
ve icra karakteristiğini yansıtır. Ağız belirgin olarak yöreseldir. Dil tamamen Türkçedir.
Rodop Dağlarına ve dolayısıyla Bulgaristan’a sınırdadır.
(Nefes defterinden sayfalar) (Kırklar Semahına başlama)
(Erkân sırasında bacılar nefes söylerlerken - Ağustos 2009)
KAYNAKLAR
NOYAN, Bedri. Bektaşilik Alevilik Nedir, Ankara, 1987.
ÖZGÜL Mustafa - S. Turhan - K. Dökmetaş. Notalarıyla Uzun Havalarımız, Ankara 1996
TRT THM Repertuvar Kitabı (Uzun havalar
YALTIRIK, Hüseyin. Âşık Ali Tanburacı ve Kırklareli Hâlk Müziği, Meta Basım, İzmir, 2003.
Tasavvufi Hâlk Müziği (İlahiler-Nefesler-Tatyanlar-Deyişler-Semahlar), TRT Müzik Dairesi
Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2003.
344 TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / 2010 / 53
Veli Dede
Bir gece rüyada gördüm pîrimi
Seyrettim cemalin Seyyit Ali’dir
Beyan etti bana gizli sırrımı
Sahavet sahibi Seyyit Ali’dir
Uyandım gafletten pâk ettim özüm
Şükür olsun gördü dizarı gözüm
Eşiğine varıp sürdüm hem yüzüm
Mürdeler hayatı Seyyit Ali’dir
Dergâhı müferrih misali cennet
Türbesi münevver kesiri himmet
Âşıklar sıdk ile ederler hizmet
Şefaat edici Kızıldeli’dir
Kerameti zahir gün gibi ayan
Horasan’dan gelme beyleri revan
Kuru şişten dutu dertlere derman
Çar köşe gözcüsü Kızıldeli’dir
Veli Dede eydür kemter kuluyum
Er belinden gelme anın nesliyi
Cemaline karşı kolu bağlıyım
Cennetin sakisi Seyyit Ali’dir
Bu şiir, Doğan Kaya’nın Uluslararası Türk Dünyası İnanç Önderleri Kongresi’nde (23-28.11.2001)
sunduğu “Sivas Kaynaklı Cönklerde Kızıldeli” başlıklı eserinden alınmıştır.
http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/ui/dergiler/makale10.pdf